Bazen insanlar kişiselleştirme inancını "büyüklük sanrısı" olarak adlandırır.
Ancak bu, kişinin büyüklük hayallerine sahip olduğunu göstermez, daha çok kişiselleştirmeye yatkın bir kişinin, kendini evrenin merkezi olarak gördüğü bir dünya görüşünü yansıtır: meydana gelen tüm olaylar kişisel olarak onunla ilgili görünür.
İçsel olarak bu, olağanüstü bir güce veya etkiye sahip olma hissi olarak değil, sürekli bir baskı, çevresindekilerin dikkati ve gizli düşmanlık olarak deneyimlenir.
Duyduğumuz her şey bir görüştür, bir gerçek değil. Gördüğümüz her şey bir bakış açısıdır, bir hakikat değil.
Marcus Aurelius
Bu zararlı düşünce biçimini aşmak için, ortaya çıkan sorunların gerçek nedenlerini tanımayı öğrenmek önemlidir.
Kontrolünüz dışında olan şeyler için kendinizi suçlamaktansa ve bunun sonucunda dünya karşısında suçluluk hissetmektense, durumu analiz etmeye odaklanın.
Daha fazla içerik için uygulamada
Sadece içeriğin bir kısmını görüyorsunuz, uygulamada çok daha fazla interaktif makale bulacaksınız. Ayrıca, psikolojik metinler, durum takibi, günlük ve otomatik düşünce günlüğü gibi birçok özellik mevcut!
Analiz için aşağıdaki soruları kullanın:
Örnek:
Bir gün iş yerine geldiniz ve iş arkadaşınız size selam vermedi. Hemen şu düşünce aklınıza gelir: "Bir şeyi yanlış yaptım. Bana kötü davranıyor. Belki dün ona bir şey söyledim ya da ben selam vermedim, şimdi de bana karşı kin güdüyor."
İnsanları rahatsız eden şeyler değil, onlar hakkındaki düşünceleridir.
Epiktetos
Yukarıda belirtilen sorularla düşüncelerinizi analiz edin ve alternatif, rasyonel cevaplar yazın:
Unutmayın, hayattaki her şeyi kontrol edemeyiz. Bazen sadece olanları kabul etmek ve her şeyi kendi hatalarımızla açıklamaya çalışmamak gerekir.
Ayrıca bu inançla başa çıkmak için şu egzersizleri kullanabilirsiniz:
Bir arkadaşınızın sabah iş arkadaşının ona selam vermediğini söylediğini hayal edin. Nasıl tepki verirdiniz? Ona ne derdiniz? Hangi tavsiyeyi verirdiniz? Bu, kendi duygularınızdan uzaklaşıp duruma daha objektif bir şekilde bakmanıza yardımcı olacaktır.
Şu cümleyi tamamlamaya çalışın: "Eğer gerçekten bu olaydan sorumlu olsaydım, bu şu anlama gelirdi...".
Örneğin: "Eğer gerçekten projenin başarısızlığından sorumlu olsaydım, bu tüm katılımcıları kontrol edebileceğim ve her türlü hatayı önleyebileceğim anlamına gelirdi." Ama gerçekte birçok faktör sizin kontrolünüz dışında.
Bir başka örnek: "Eğer arkadaşımın bana kırılmasından sorumlu olsaydım, bu onun düşüncelerini okuyabileceğim ve arzularını tahmin edebileceğim anlamına gelirdi." Ancak bu imkansız.
"Eğer..." cümlesini tamamlama yöntemi, sorumluluğunuzu analiz etmenize ve her zaman her şeyi kontrol edemeyeceğinizi anlamanıza yardımcı olacaktır.
Bu basit teknikleri kullanarak, olumsuz düşüncelerden kurtulabilir ve her şeyden sorumlu olduğunuz hissinden kendinizi özgürleştirebilirsiniz.
Unutmayın, evrenin merkezi siz değilsiniz ve etrafınızdaki her olaydan sorumlu olmanız gerekmez. Gücünüzü sorunları çözmeye ve daha mutlu, uyumlu bir hayat yaratmaya odaklayın.